16 Eylül 2009 Çarşamba

10 Kasım 2008 Pazartesi

4 Kasım 2008 Salı

“Marduk 2012 de Dünya ile buluşacak..!”




Marduk 2012 de dünyada
Mayalardan ve Babillilerden kalan bilgilere bakılırsa kayıp gezegen Marduk 2012′de dünyaya yaklaşacak ve her şeyi alt üst edecek.

Siz siz olun 23 Aralık 2012 günü kimselere randevu vermeyin. Çünkü o gün eski uygarlıkların “Tanrıların gezegeni” dediği Marduk, 3661 yılda bir yaklaştığı dünyaya yeniden yaklaşacak ve kıyamet kopacak.

İnanışa göre dünyamızda ünlü Nuh tufanından önce bambaşka bir uygarlık var olmuş ve Marduk’un dünyaya çarpması sonucu ortadan kalkmış.

Marduk dünyadan çok daha büyük, kızıl renkli bir gezegen

3661 yılda bir geliyor, Jupiter ile Mars arasında bulunan ‘asteroid kuşağı’ bölgesine sokuluyor, oradan dönüp gidiyor. Bize fazla yaklaşmıyor.

Fakat kütlesi çok büyük olduğu için, çekim gücü her seferinde bizim burada (yani dünya gezegeninde) amansız depremlere, yanardağ patlamalarına, tsunamilere, sel baskınlarına yol açıyor. 3661 yılda bir geliyor ama pir geliyor, bizi mahvedip gidiyor.

İşte ünlü Nuh tufanına da bu gezegen yol açmış ve dünyamızda daha önce varolan başka bir uygarlık böylece ortadan kalkmış.

Bu iddiayı ortaya ilk atan Zecharia Sitchin… İddiasını ise Mezopotamya yazıtlarına dayandırıyor.

"12. Gezegen Marduk" kitabıyla tanınan Zecharia Sitchin Marduk’un 2012 yılında dünyanın yakınından geçeceğini ve bu esnada yeni bir ‘Nuh Tufanı’nın’ yaşanacağını iddia ediyor.

Sümerler tarafından"Nibiru"olarak adlandırılan gezegenin, bugüne kadar sadece 1983 yılında IRAS kızılötesi teleskopu sayesinde görülebildiği iddia ediliyor.

Bu gezegen, daha doğrusu bunun uydularından biri, eski geçişlerinden birinde, asteroid kuşağının yerinde evvelce bulunan bir başka gezegene çarpmış, kopan büyük parça bir süre serseri mayın gibi dolaşa dolaşa bugün bildiğimiz Venüs’ü oluşturmuş, geri kalan toz toprak da işte o asteroidler, yani küçük parçacıklar…

Türkiye’de ise araştırmacı Burak Eldem “2012: Marduk’la Randevu” adlı kitabında bütün ayrıntılarıyla bu iddiayı ele alıyor…

Kehanetle hiçbir alışverişi olmayacağını söyleyen Eldem, eski uygarlıkların sahip olduğu kritik bilgilerin dini metinlerden, gizemciliğe kadar pek çok alanın kaynağı olduğunu ve bunların genellikle doğa olaylarını açıklamakta kullanıldığını anlatıyor. Eldem bu bilgilere hükmetmenin toplumsal yapıları, sınıfları ve yöneticilerin hegemonyasını da ortaya çıkardığını ileri sürüyor. Eldem “Sınıflı toplumların ortaya çıkışında temel faktörünün bilgi olduğunu öne sürüyorum. Yani birilerinin yönetici, yönlendirici ve ideolojiyi sunucu hale gelmesinin temel faktörü bilgi” diyor. Eldem’e göre kendilerini yıldız gözlemciliğine verenler zaman içinde sahip oldukları bilgiyle özel bir konuma geldiler. Ancak bunu herkesle paylaşmak yerine kullanmayı seçtiler. Dolayısıyla bu bilgi okültizmin ya da dinin kodlarıyla sarıldı.
Bu anlamda en çok Maya Uygarlığı ile karşılaşmak şaşırtmış Eldem’i: “Klasik marksizmin bakışıyla bir dil, kültür ve matematik için belirli bir üretim lazım. Mayalarda bu yok işte. Çok ilkel bir mısır tarımı yapıyor, ama astronomide inanılmaz bir bilgi birikimine sahipler. Yörünge hesaplarını ancak bugünkü kadar titizlikle yapıyorlar. Bu öncelleri olan toplumlardan onlara aktarılmış bir bilgi” diyor. Ancak bu Hıristiyanlıkla birlikte kesintiye uğruyor. Çünkü kilise eski kültürlerin sahip olduğu bilgiyi öğreniyor, ancak kimse öğrenmesin istiyor. Yazar Engin Ardıç da kitaba yazdığı önsözde buna dikkat çekiyor ve bunun hala değişmediğini ve felaketlerin bazı devletler tarafından bilindiğini söylüyor.

“Onuncu gezegen” olarak bilinen Marduk, 3661 yıllık bir yörünge periyoduna sahip. Ve özellikle Mayaların şaşırtıcı astronomik bilgilerine bakılırsa bu periyodlardan birini 2012 yılında dünyaya yaklaşarak gerçekleştirecek.

Bu büyüklükte bir kütlenin etkisi ise geçmişten biliniyor: Sel felaketleri, volkanik patlamalar ve bu patlamalarla tetiklenen depremler.

Tıpkı Milattan Önce 1649 yılında olduğu gibi

Ege’deki volkanın patlamasıyla yaşanan felaket pek çok uygarlığın ortadan kalkmasına yol açmış. Sülfürün kızıla boyadığı nehirler ve dumanlar yüzünden “gökyüzünün kararması” gibi olaylar mitolojide ve kutsal kitaplardaki anlatılarda aynı biçimde yer alıyor.

Ürpertici olan 1649 ile 2012 yılı arasında tam 3661 yılın, yani Marduk’un yörünge süresinin bulunması.

Burak Eldem bu güne kadar başka hiçbir araştırmacının yapamadığı bir şeyi yaparak şeytanın rakamı olarak bilinen 666′nın öyküsünü de Babillilere ve Marduk’a kadar sürüyor.

Bu simge 60′lık rakam sistemi kullanan Babillilerde 3661 rakamını gösteriyor. Yani Marduk’un yörünge zamanı. Aynı zamanda hem “Şar” yani kral anlamına geliyor, hem de “döngü”, “yıkım”, “tamamlanma” gibi anlamlara geliyor.

Burak Eldem, Kudüs’ün talan edilmesi sırasında bu rakamın 666 olarak algılandığını söylüyor.
Buna ”Marduk’un şifresi” diyor…

3 Kasım 2008 Pazartesi

"Bana...wykoray@msn.com"



Ulaşmak için:


*0539 341 32 33*